(Yunanca παρα/para=yanlış, hatalı ve εἴδωλον/idolia=görünüm, imge kelimelerinden hatalı anlam yükleme anlamında türemiş. )
Duyularımızın etkisiyle bir şeyi farklı yorumlamamız, daha önceden bildiğimiz bir şeye göre değerlendirmemiz olarak tanımlanabilir. Prize, posta kutusuna, duvardaki lekeye bakıp insan suratı; bulutlara bakıp geyik boynuzlu at, kulaklı kaplumbağa, Mars fotoğraflarına bakıp mikrodalga fırın ya da bir şarkıyı dinlerken sözlerini çok farklı anlamamız durumuna pareidolia diyoruz yani.
Beynimiz bir şeyi tam olarak anlamlandıramadığında, bundan rahatsız olarak, eldeki bilgiyi daha önceki tecrübeleriyle karşılaştırarak ona bir anlam yüklüyor, işin mekanizması bu. Yukarıda iki yuvarlağımsı iz, biraz aşağıda ortalarına gelen yerde de bir yarık, leke, çizgi vb. varsa bu olsa olsa insan suratıdır diyor.
Önceleri hastalık zannedilirken artık normal bir davranış olarak değerlendiriliyormuş.
Kökeni ise çok heyecanlı : Vahşi doğada yaşayan ilkel atalarımızın geliştirdiği bir korunma refleksinin bizlerdeki kalıntısı olduğu düşünülüyor. Otların arasından sinsice yaklaşan bir yırtıcının yüzünü tam olarak görmeyi beklemek, tahmin edeceğiniz üzere, kaçmak için çok geç kalmaya neden olabilir. Bu sebeple, atalarımız, korkulan bir yırtıcıya benzer bir yüz ya da siluet görüldüğünde bunun gerçek olduğunun anlaşılmasını beklemeden kaçmaya başlıyorlarmış. Aynı şekilde kendilerinden olanları hızlı bir şekilde tanıyabilmek için de yine bir işaret, kıyafet vb. özellikleri değerlendiriyorlarmış. İşte bu davranışın şimdiki bizlere kalan kısmı ise pareidolia imiş ve günümüzde evrim psikolojisinin inceleme alanları arasında yer alıyormuş.
Daha fazlası için Google görsellerde arama yapayım derseniz de buyurun, BURADA aranmışı var.
Comentários